(soupe cosmique
et flacons de neiges…)
"At a
certain point, you can become so enchanted with the symbols that you entirely
confuse them with the reality. The menu is not the meal."
— Alan Watts
Moi-
1-Oh ceci est seulement
de très vrais que ce ne sont pas des idées confuses, ni la folie douce, mais en
être témoin un instant au moins du moment de création, pour ainsi dire,
création d’elle-même par elle-même des idées complètes, cristallines, comme des
esquisses parfaites, où les lignes virtuelles dans leur prolongements, s'entrecroiseront
dans certains moments et endroits, justement pour ainsi dire, pour faire ou se
faire valoir comme moments et endroits,
2-où tu devrais
prendre place dans des plus privilégiés, pour ainsi dire, j’espère pour toi,
dans tout hespéridé; et pour toi là, dans le menu, tant attendu, et que tu en
feras ton festin, dans la haute table du divin, il y va de tous le jours dans
un seule journée sans fin, dans l’abondance sans regret, et de la soupe
cosmique et des flacons de neiges… Pour que tu en satisfais et ne sois jamais
en besogneux…
1- Oh this is only very true that these
are not confused ideas, nor sweet madness, but to witness it for a moment at
least the moment of creation, so to speak, creation of itself by ideas itself
complete, crystalline, like perfect sketches, where the virtual lines in their
extensions, will intersect in certain moments and places, precisely so to
speak, to make or assert themselves as moments and places,
2-where you should take place in the most privileged, so to speak, I
hope for you, in any citrus; and for you there, in the long-awaited menu, and
that you will make your feast of it, in the high table of the divine, there
goes every day in a single day without end, in abundance without regret, and
cosmic soup and snowflakes ... So that you are satisfied and never in need
1-Oh, das ist nur sehr richtig, dass es sich nicht um verworrene Ideen
oder süßen Wahnsinn handelt, sondern um einen Moment lang Zeuge dessen zu sein,
zumindest des Momentes der Schöpfung, sozusagen der Schöpfung von sich selbst
durch Ideen vollständige, kristalline, wie perfekte Skizzen, in denen sich die
virtuellen Linien in ihren Erweiterungen in bestimmten Momenten und Orten
kreuzen, um sich sozusagen als Momente und Orte zu etablieren oder zu
behaupten,
2-wo Sie sozusagen am privilegiertesten stattfinden sollten, hoffe ich
auf Sie, in irgendeiner Zitrusfrucht; und für dich dort, in der lang erwarteten
Speisekarte, und damit du dein Fest daraus machst, in der hohen Tafel des
Göttlichen, geht es jeden Tag an einem einzigen Tag ohne Ende, in Fülle ohne
Reue und kosmische Suppe und Schneephiolen ... Damit Sie
zufrieden sind und nie in Not sind
Ressam Giulio Clovio, güzel bir bahar günü biraz
gezinmek için El Greco'yu çağırır, ama onu karanlık bir odada bir sandalyede
otururken bulunca başka bir arkadaşına mektup yazar:
"Çalışmıyor, uyumuyordu. Dışarı çıkmak
istemedi, çünkü gün ışığı onun iç ışığını dağıtacaktı."
Moi- Yoksa
Toleda'da mı olmuş bunlar? İnsan nasıl dayanır o ışığa, önce uzun bir tefekkür,
sonra hangi saat hangi dakika çıkacağını hesaplama, sonra her gün aynı yere
gitme, yıkanma o ışıklar altında, işareti bekleme, sonra eve koşmalar. Bir
telaştır önce resim yapmak, sonra durulur herşey...
Celine
Symbiosis :
'Doğadan sonra fazla resim yapmayın. Sanat bir
soyutlamadır; bu soyutlamayı önce hayal ederken, doğadan türetin ve doğanın üretimiyle
ortaya çıkacak olan yaratımı daha fazla düşünün.
Bir ressama denizin ne renk olduğu sorulmaz,
dalgaların sesini betimlemesi istenir.
Paul Gauguin, Fatata te Miti, 1892.
Moi
-Kulaklarımı sağır ettiği için resmi bıraktım, çalgıya başladım...
Ağla gitar... İspanyo Meyhanesi, Rebetiko,
Fasadoble, Çaça, Reagge (siyah
olunca), Fela Kuti, Umm Khalsum, Basim Kerbelai ve en fazlası Filomenko sevmem
suç mu? Kime çekmişim acaba?
Aucun commentaire:
Enregistrer un commentaire