Pages

28/09/2024

Şiirin Tarih Öncesi -2



Şiirin Tarih Öncesi -2 -Lâm Mim Dal Hâ**




Besleme, yanaşma, içgüveysi –devşirme

‘Beyaz Osmanlı’, dadı, halâyık, lâla*

Lala lala lala lala neden bu kadar atılmışlık?

Sor bunu artık sor bunu bunca

İçerlek dışarlaklıkla kendi kendine mi?



Şiirin o tek başına cumhuriyeti,

Şiirin tek başınalık cumhuriyeti

Kendini kaybettiğin o siyasa

Kendini bunlardan önce kandırmaya başlamıştın oysa

Ve vicdan ah suyu bulandırma!



Komşu köyün tekinsiz dili, sargı,

Çalılıklarda gizlenen totem, sap

Bul beni, beni bir gün bulacaksın

Ben demeyi çok iyi beceren o gafili

Bul beni ve beni buradan çıkar



Pericik gezinir doğanın damağında, damla

Bıraktığı kalıp yatak çamurda

Keşke şiirin tarih öncesi olsaydı

Şiir hep kendi yokluğunda hiç

Bunlar hep rüya, rüya umudu, n’oolur rüya



Ey, beni önceleyen, orası, batak

Adın ne olursa olsun, gelsin o taş

Vicdanının sesini dinle n’olursun diyemiyorum artık kimseye

Vicdanın kapkara sessizliği

Bu artık çok yaygın, bir gülün dikenlerinin hiç olmaması gibi



Bir akarsu damlar saçlarından, ateş

Huzurlu mezârın çağlayandan, kül

Her zaman post apokaliptik bir zamandayız

Burada kimse yok Şşşşiir yok

Kimse okumuyor bu satırları







*Hâdi beni tahmis eyle…

Tahmis, her beyitin üstüne üçer mısra katarak, her beyiti beşer mısrâa çıkarma (F. Develioğlu, Lügât, 1988; 1221 tanımı)

** Daha önce burada 24 Ağustosta yayınlanmış şiirimin içindeki davete icâbet ederek, 10 Eylülde Yusuf Uğur Uğurel'in bana gönderdiği versiyonu olduğu gibi yayınlıyor ve kendisine yanıtı için teşekkür ediyorum. 

Her kıtanın son üçer dizesi kendisinin eklemesidir. Böylece unutulmuş bir "kinaye" geleneği, oldukça organik bir bağ ile, yumuşak bir geçişle yerine gelmiş oluyor.

Lala, siyasa, rüya, sap, sargı, damla, batak, taş, ateş, kül
"lâv" gibi iniyor gökten...

M.B.

Aucun commentaire: